Endometriozis jinekolojik pratikte sıkça karşılaşılan önemli bir sorundur. Neden oluştuğuna dair birçok teori öne sürülmüş; ancak en çok kabul göreni retrograd menstruasyon dediğimiz adet kanaması sırasında tüplerden geçen endometriyum hücrelerinin rahim dışına çıkması ve buralara yerleşmesi olmuştur. Kadınların %6-10'unu etkileyen endometriozis, adet ağrısı (dismenore), ilişki sırasında ağrı(disparoni), kronik pelvik ağrı, kısırlık ve adet düzensizliğinin en sık nedenlerinden olan endometriozis overlere yerleştiğinde de ENDOMETRİYOMA ya da bilinen adıyla ÇİKOLATA KİSTİNE neden olmaktadır.
Aslında endometriozis birçok organda, akciğerde, burun mukozasında ve hatta beyinde bile saptanabilirken en çok pelvik organlarda yani rahmin etrafındaki komşu organlarda görülür. Endometriozisli kadınların %17-44'ünde de çikolata kistine rastlanır. Endometriomalara çikolata kisti denmesinin nedeni kist içindeki sıvının koyu, yoğun kıvamlı ve koyu kahve renkli olmasıdır.
Endometrioması olan hemen her hastanın karın zarında da çeşitli derecelerde endometriyozis odakları olur. Bu da hastada kronik pelvik ağrı, dismenore, disparoniye hatta bağırsak hareketlerinde ve idrar boşaltmada sorunlara yol açar. Hastanın jinekolojik muayenesi sırasında bazen kasık bölgesindeki kitle elle bile hissedilebilir. Ama sıklıkla şikayetleri ile jinekoloğuna giden hastanın muayene sırasında yapılan ultrasonografik görüntülemesi sırasında tanı konulur. Transvajinal ultrason %73 duyarlılık ve %94 tanısal kuvvetiyle güvenli, ucuz ve ilk etapta tercih edilmesi gereken tanısal araçtır. Transvajinal olarak yapılan ultrasonda yumurtalıktaki düzgün yuvarlak görünümlü, içi yoğun içerikli ve düşük ekolu sıvı bulunduran kitle kolaylıkla görülebilir ve büyüklüğü ölçülebilir.
Manyetik rezonans daha az tercih edilen bir görüntüleme yöntemi olup daha çok kanser riski içeren ve daha hassas inceleme yapılmak istenen hastalarda kullanılır.
Pelvik ağrı, kısırlık ve potansiyel kanser riski olan her hastanın mutlaka cerrahi olarak tedavi edilmesi gerekir. Tüp bebek tedavisi planlanan hastalarda tedavi öncesinde çıkarılması önerilir. İlaç tedavisi özellikle doğum kontrol hapları bazı hastalarda büyümeyi durdurmak ya da kitleyi kısmen küçültmek için kullanılabilir; ancak kısırlık sorunu olan hastalarda bu doğurganlığı artırıcı bir seçenek değildir. Endometriomalarda %1 kanserleşme riski olup kistin çıkarılması da koruyucu olarak faydalı olacaktır. Her kistte olduğu gibi çok büyük kistlerin patlama ve karın içine kanama riski olduğu için bu riski barındıran büyük çikolata kistlerinin de cerrahi olarak çıkarılması önerilir.
Endometriyoma cerrahisinde ekseriye laparaskopik yaklaşım yani kapalı cerrahi tercih edilir. Laparaskopik cerrahide ya kist içeriği boşaltılıp duvarı yakılır (ablasyon); ya da duvar tamamıyla çıkarılır. Sadece kistin içeriğinin boşaltılıp kist duvarının yakılması artık önerilen bir yöntem değildir. Kist duvarının bir bütün olarak çıkarılması hem tekrar etmeleri; hem de hastaların ağrı şikayetlerini önleyecek aynı zamanda fertilitesine de daha olumlu etki edecektir.
Basit kist içeriğinin boşaltılmasında kistin tekrar etme riski %90 iken kist duvarının tamamen çıkarıldığı durumlarda bu risk %5'lere düşmektedir. Ancak kist duvarı çıkarılırken normal over dokusunun da çıkarılabileceği ve bunun da yumurtalık rezervine zarar vereceği de bilinmektedir, o yüzden kist duvarının çıkarılmasının zorlanıldığı noktalarda çıkarmak için zorlamayıp, o noktaları koterize ederek duvarın yok edilmesi sağlanabilir. Kist çıkarılırken içeriğinin karın boşluğuna dağılması ihtimali yüksek olduğu için kist duvarının çıkarılması işlemine başlamadan önce oksit içeriğinin aspire edilip boşluğunun yıkanması endometriozisin pelvis içinde yayılmasını önleyecektir.
Sonuç olarak; endometriomaların çıkarılmasına karar verildiğinde hem kist içeriğinin karın içeriğine yayılmamasına dikkat edilmeli hem kist duvarının tamamıyla çıkarılmasına çalışılmalı; hem de kalan over dokusunun en az zarar görmesi için titizlik gösterilmelidir.